Nuh suresi, Mekke döneminde inmiş olup 28 ayettir. Surede “Nuh” peygamberin mücadelesi ve Nuh Tufanı anlatıldığı için bu adı almıştır. Sûrede Hz. Nûh’un peygamber olarak gönderildiği kavmini putlara değil Allah’a kulluk etmeye, O’na saygılı olmaya ve kendi peygamberliğini benimseyip yanında yer almaya çağırdığı anlatılıyor. Hz. Nûh’un gece gündüz, gizli aşikâr her fırsatta davete devam ettiği, fakat muhataplarının davete icabet etmemek için bütün yollara baş vurduğu ifade edilen sûrede Hz. Nûh’un muhataplarına bağışlanma istedikleri takdirde Allah’ın nihayetsiz lütfuna mazhar olacaklarını, dünyada da mal, evlât, bağ bahçe gibi nimetlere kavuşacaklarını haber verdiği anlatılıyor. Allah’ın insanın yaratılışı ve tabiatın işleyişine dair bazı lütuflarının da hatırlatıldığı sûrede Hz. Nûh’un kavmi hakkında Rabbine olan şikâyeti anlatılıyor. Hz. Nuh’un toplumunu uzun yıllar hakka davet etmesine rağmen onlar Vedd, Suva’, Yeğûs, Ye’ûk ve Nesr diye isimlendirilen putlara tapmayı sürdürdükleri ve pek çok insanı saptırdıkları anlatılıyor. Sonunda Hz. Nûh’un, ıslah olmayacağı kanaatine vardığı toplumunun yok edilip nesillerinin kurutulmasını Allah’tan talep ettiği, bunun üzerine onların tufan hadisesiyle suda boğulduğu ifade ediliyor.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
1. Doğrusu biz Nuh’u, “Kendilerine can yakıcı bir azap gelmezden önce milletini uyarsın” diye kavmine (elçi olarak) gönderdik. Bkz. 11/32-34
2. O da “Ey halkım!” dedi, “Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.
3. “Yalnız Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının ve bana uyun ki,
4. (Allah) Günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın. Çünkü Allah’ın takdir ettiği ecel (ölüm) gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bilseniz (de imam etseniz)!”
5. Nihayet, (uzun zaman süren tebliğin ardından Nuh) şöyle münacatta bulundu: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim.
6. Fakat benim davetim, onları daha da uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramadı.”
7. “Doğrusu ben senin onları bağışlaman için kendilerini her çağrışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) örtülerini başlarına çektiler, (hakka karşı) direndiler, büyük bir kibir gösterdiler.”
8. “Sonra onları daha açık bir şekilde imana davet ettim.”
9. “Daha sonra onlara hem açıktan açığa tebliğ ettim hem de gizliden gizliye (bir bir, yüz yüze) kendileriyle konuştum.”
10. Dedim ki: “Rabbinizden günahlarınızın bağışlanmasını dileyin. Çünkü O, çok bağışlayandır.”
11. “(Öyle yapın ki, Allah) üzerinize gökten sağanak (yağmur) yağdırsın.
12. Sizi mallar ve oğullarla güçlendirsin. Size (ürün yüklü) bağlar, bahçeler versin ve sizin için nehirler akıtsın.”
13. “Size ne oluyor ki, Allah’a gereken saygıyı göstermiyorsunuz?
14. Hâlbuki O, sizi türlü türlü evrelerden geçirerek yaratmıştır.”
15. “Görmüyor musunuz, Allah yedi göğü uyumlu bir bütün olarak nasıl yarattı?”
16. “Aralarında Ay’a aydınlık verdi ve Güneş’in ışık saçmasını sağladı.” Bkz. 2/29, 17/44, 23/17, 41/12, 65/12
17. “Allah, bitkilerde olduğu gibi sizi (Âdem’i) de yerden bitirdi (topraktan yarattı.)”
18. “Sonra sizi (ölünce) yine oraya geri döndürecek ve en sonunda tarifsiz bir çıkarışla yeniden çıkaracaktır.”
19. “Allah yeryüzünü sizin için bir döşek (yerleşim yeri) yaptı.”
20. Üzerinde gezip dolaşmanız için yollar ve vadiler oluşturdu.
21. Nuh devamla (Allah’a yönelerek); “Ya Rabbi!” dedi, “Hep bana başkaldırdılar. Malı ve evladı kendilerini hüsrana sürüklemekten başka işe yaramayan (servet ve güç sahibi kodaman)lara uydular.
22. “Üstelik (bana) büyük büyük tuzaklar kurdular.
23. Bir de (birbirlerine) şöyle dediler: “Sakın ilâhlarınızı (tapındığınız putları) bırakmayın! Hele (en büyükleri olan) Vedd’i, Suvâ’ı, Yeğûs’u, Ye’ûk’u, Nesr’i, asla bırakmayın!”
Ayette geçen ve hiçbir özellikleri olmayan putlar, Nûh Peygamberin kavminin taptığı en meşhur putlardı. “Vedd” Kudaa kabilesinin bir kolu olan Beni Kalûb bin Vebûre’nin ilahı idi. Bu put iri yarı gövdeli bir erkek şeklinde idi. “Suvâ’” Huzeyl kabilesinin tanrıçasıydı, bir kadın şeklinde yapılmıştı. “Yeğûs” Tay kabilesinin ve bu kabilenin bir şubesi olan Enum ve Mezhic’in bazı kollarının ilahı idi. Bu da dişi bir aslan suretindeydi. “Ye’ûk” Yemen’in Hemdan bölgesinde Hemdan kabilesinin bir kolu olan Heyvân’ın mabuduydu. At şeklinde yapılmış bir puttu. “Nesr” Himyer bölgesinde, Himyer kabilesinin bir kolu olan Al-i zul-Kulâ’nın mabudu idi. Bu put da bir akbaba şeklinde yapılmıştı.
24. “Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Madem öyle yaptılar, Sen de bu zalimleri hedeflerinden daha fazla saptır!”
25. Bunlar, hataları (inkâr ve isyanları) yüzünden (tufan ile) suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular (cehenneme girdiler) ve kendilerini Allah’a karşı koruyacak bir yardımcı bulamadılar.
26. Nuh, duasını şöyle tamamladı: “Ey Rabbim! Kâfirlerden yeryüzünde orada mesken tutacak kimseyi bırakma!
27. “Çünkü sen onları bırakırsan, sana kulluk edenleri hep saptırmaya çalışırlar ve yalnızca fesada ve inkâra sebep olurlar.
28. “Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla! Zalimleri de tez elden helak et.” Bkz. 21/76, 54/9-10